Yapay Zekanın Hukukla Olan İlişkisi |
NOT: Bu makale Adalet Medya: “Hukuk ve Adalet Dergisi” 1. sayısından alıntılanmış olup, derginin ilk sayısına ana sayfadan ulaşabilirsiniz.
YAPAY ZEKANIN KULLANIM ALANLARI VE HUKUKLA OLAN İLİŞKİSİ
Yapay zekâ son dönemde uygulama alanı genişledikçe iş hayatımızda dönüştürücü etkisini hissettiğimiz bir alandır. Yapay zekâ, insan zekasını kullanmak suretiyle elde edilen verilerin tekrarlı olarak kendisini geliştirme niteliğine haiz sistemler/makineler olarak tanımlanmaktadır. Yapay zekâ, robot veya bilgisayar sistemlerinin insan zekasına sahip olan davranışlarını taklit edilmesi olarak açıklanmaktadır. Yapay zekâ sistemleri insan zekâsı ile ilişkili planlama, öğrenme, akıl yürütme, problem çözme, bilgi temsili, algılama, hareket ve manipülasyon ve daha az ölçüde sosyal zekâ ve yaratıcılık gibi davranışları gösterebilmektedir.
Yapay zekanın tarihçesinden bahsetmek gerekir ise; rasyonel sonuçlar elde etmek için bir dizi kuralı keşfeden Aristoteles ve ilk kendi kendini kontrol eden, akılcı, ancak akıl yürütmeyen makinenin MÖ 250’de İskenderiye Ctesibius tarafından yapımı, yapay zekâ düşüncesinin tarihteki ilk referansları olarak kabul edilmektedir. Teknoloji dünyası tarafından bugün kabul edilen becerileri açısından değerlendirdiğimizde ise yapay zekâ kavramının II. Dünya Savaşı sırasında kripto analizi gereksinimleri ile üretilen elektromekanik cihazlar sayesinde doğduğu da araştırmalar arasında karşımıza çıkmaktadır.
Yapay zekanın fikir babası ise “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu ortaya atarak tartışmaya yol açan Alan Mathison Turing’dir. Yapay zekâ terimi ilk kez 1956 yılında Dartmouth Konferansı’nda John McCarty, Marvin Misky ve Claude Shannon tarafından kullanılmıştır. Bilim insanları, yapay zekayı daha önce insan zekâsı gerektirdiği düşünülen bir makine tarafından gerçekleştirilen herhangi bir görev olarak tanımlamıştır.
Yapay zekanın uygulama alanları oldukça genişlemiştir. Günlük yaşantımızda bildiğimiz gibi Siri gibi sesli kişisel asistanlar, etkili tahmin yeteneğine sahip davranışsal algoritmalara ve otonom araçlara kadar hem günlük yaşamda hem de iş dünyasında yapay zekanın kullanımına dair örnekler mevcuttur. Online alışverişte de yapay zekanın kullanıldığını görmekteyiz. Perakende ve e-ticaret, yapay zekâ uygulamalarının son kullanıcıya en fazla dokunan kullanım alanlarının başında gelmektedir. Örneğin, Amazon hesabınızdaki ürün önerileri, tüketicilerin hangi ürünleri satın alma olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirlemek için karmaşık yapay zekâ algoritmalarının gerçek zamanlı bir uygulamasından oluşmaktadır. Yapay zekâ uygulamaları e-ticarette özellikle tüketici deneyimini geliştirmek için giderek daha fazla kullanılmaktadır. Türkiye’de yapay zekanın en yaygın kullanım alanlarının başında gelen e-ticaret sitelerinde bulunan sohbet robotları genel müşteri sorusuna anında yanıt vermek üzere programlanmaktadır.
Her alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de yapay zekâ gelişim göstermekte ve uygulama alanı bulmaktadır. Günümüzde hastalıkların teşhis ve tedavisinin yapılmasında, tıbbi görüntüleme, ilaç yönetimi ilaç keşfi ve robotik cerrahi dahil olmak üzere birçok çeşitli sağlık hizmetleri için kullanılmaktadır. Microsoft, Google, Apple ve IBM gibi dev şirketlerin geliştirdiği yapay zekâ teknolojilerinin sağlık sektörüne katkısı büyük önem taşımaktadır. Örneğin, IBM’in Watson uygulaması, bir tedavi planının seçilmesi için kritik olabilecek bir dizi yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriyi analiz ederek hasta için tedavi alternatifleri önerilmektedir. Benzer şekilde, biyofarma şirketi NuMedii tarafından geliştirilen” İlaç Keşfi için Yapay Zekâ” (AIDD) adlı bir platform, hastalıklar ve ilaçlar arasındaki bağlantıyı tespit etmek için büyük veri ve yapay zekadan yararlanmaktadır.
Bir diğer yapay zekanın kullanıldığı alan ise finans sektörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bankacılık ve Finansal Hizmetleri sektöründe, yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşması ile büyük bir gelişim ve değişim göstermektedir. Finansal hizmetlerin kullanımında ve daha birçok iş ilişkisinde insan aracılarının yerini saniyeler içinde kredi başvurularını işlemek amacıyla akıllı yazılım robotları yer almaktadır. Ayrıca, Robo-finans danışmanları, müşterilere doğru yatırım kararlarını önermek için birden çok veri düzeyini çok kısa bir süre içerisinde yapabilmektedir. Müşteri deneyimini iyileştirmek ve müşterilerin verilerine dayalı sigorta planları ve ürün önerileri oluşturmak için sigorta sektöründe AI tabanlı sohbet botları kullanılmaktadır. Tüm bu çalışmaların yanı sıra ekonomi uzmanları eldeki verilerin analizi ile gelecekteki ekonomik düzenleri tahmin etmeye çalışmaktadır.
Lojistik ve taşımacılık alanında da yapay zekanın uygulama alanı bulduğunu görmekteyiz. Lojistik ve taşımacılık endüstrisi de yapay zekâ ile iş süreçlerini dönüştürmektedir. Makine öğrenimi ve tahmine dayalı analitiğin kullanımı, tedarik zinciri yönetimini dönüştürerek hızlı bir süreç haline getirmiştir. Büyük şirketler, depolarındaki ürünleri sınıflandırmak ve paketlemek için yapay zekâ destekli robotlar kullanmaktadır. Ayrıca, en hızlı sevkiyat rotasını bulmak için de AI algoritmaları giderek daha fazla kullanılmaktadır. Öte yandan sürücüsüz araçların yaygınlaşması taşımacılık sektöründe büyük gelişim ve değişikliktir. Bu alandaki uygulamalar birçok ülkede hala araştırma ve deneme aşamasında olsa da yapay zekâ temelli otonom sürüşün hayata geçmesi ile tüm sürecin daha güvenli hale geleceği düşünülmektedir.
Yapay zekanın önemli ve avantajları günümüzde oldukça fazladır. Hem insanlar hem de makineler tarafından üretilen veri miktarının her geçen gün katlanarak artması, şirketlerin bu verilere dayanarak kararlar almasını zorlaştırmaktadır. Yapay zekâ bu noktada, tüm bilgisayar öğreniminin temelini oluşturmakta ve tüm karmaşık karar verme süreçlerinde rolü insan gücünden alarak robot çalışanlara vermektedir. Hata yapılma olasılığının çok düşük olduğu yapay zekâ sistemleri bir iş sürecinde en iyi karara varmak için ilgili kombinasyonları ve permütasyonları hesaplamada son derece etkilidir. Makine öğrenme ve derin öğrenme alanındaki gelişmelerle birlikte iş dünyasında tüm karar mekanizmalarında yakın gelecekte baş rolü yapay zekâ teknolojilerinin alacağı öngörülmektedir. Yapay zekâ uygulamaların endüstri bağımsız tüm iş süreçlerine getirdiği avantajlar ise oldukça fazladır. Öncelikle, bir görevi gerçekleştirmek için harcanan zamandan tasarruf edilmesini sağlayan yapay zekâ çoklu görev desteği ile mevcut kaynaklar için iş yükünü hafifletmektedir. Yüksek maliyet harcamaları olmadan karmaşık görevlerin yürütülmesini sağlamaktadır. Kesintisiz olarak 7 gün 24 saat çalışmak kapasitesine sahip bir yapay zekâ robotları geliştirilmiştir. Ayrıca, iş süreçlerinde farklı görevleri yerine getiren çalışanların verimliliğini de arttırmaktadır. Bunun yanı sıra kitlesel olarak pazar potansiyeline sahip olmakla birlikte ve sektörler arasında kullanılabilirliği arttırmaktadır. İş süreçlerinde kullanılan yapay zekâ daha hızlı ve daha akıllı hale getirilerek karar verme süreçlerini kolaylaştırır.
Yapay Zekânın hukuk alanında gelişim göstermesi 21. yüzyılın en önemli konularından biri haline gelmiştir. Yapay zekâ, günümüzde hâlihazırda gelişmeye, yayılmaya, derinleşmeye ve çeşitlenmeye devam etmektedir. Ticari iş ilişkilerinde seçenekler icra etmeye başlayan yapay zekâ ile ilgili hukuki meseleler, bu sistemlerin temel yapıları ve çalışma ilkeleri hakkında her geçen gün daha çok bilgi sahibi olmayı gerektirmektedir. Bu bilgilerin hukuk dünyasındaki yansımalarının doğru anlaşılması, ancak iletişim ve bilgi kavramlarının sosyal boyutunun tanınması ile olabileceği düşünülmektedir. Birden çok bilinmeyen kodlarındaki gizli işleyişin bilinmezliği sayesinde kontrolden çıkabilecek ve çerçevesinin düzenlenemeyeceği bir yapay zekâlı sistem tarafından önerilen bilgilerin ve olası etkilerinin, hukukçu tarafından kabul edilmesini de zorunlu hale getirecektir. Yapay zekâdaki ilerlemeler mevcut yasalara yeni zorluklar getirmekte ve ciddi etik sorunlar yaratmaktadır. Yapay zekânın gücü ve karmaşıklığı önemli ölçüde ve sürekli olarak artmakta olup bu teknolojinin kontrol altına alınması için hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Yapay zekânın uygun yasal bir düzenlemeye ve denetime tabi olması için şeffaf ve standartlaştırılmış bir düzenleme çok büyük önem gerektirir.
Son zamanlarda, teknoloji endüstrisinden uluslararası ve bölgesel kuruluşlara, üniversitelerden sivil toplum kuruluşlarına kadar çeşitli aktörlerden oluşan çok sayıdaki girişim, yapay zekâ çözümlerinin tasarımı ve uygulanması için etik çerçeveler oluşturmaya odaklanmıştır. Uluslararası kuruluşlar ve sivil toplumdaki paydaşlar tarafından yapay zekâ için daha fazla düzenleme yapılması çağrılarının ötesine geçilerek, özel ve kamu sektörü iş birliği içinde, özellikle verilerin korunması için özellikle gizlilik konusunda yeni hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Bazı ülkeler tarafından otonom yazılımlara yönelik ilk ulusal yasalar yapılmaya başlanmıştır. Robot özelinde ilk kanun 2011 yılında çıkarılmıştır. ABD’de bulunan Nevada, Haziran 2011’de sürücüsüz robotik arabalara ilişkin düzenleme içeren bir yasayı geçiren ilk eyalet olmuştur. Söz konusu kanun, test, güvenlik ve nihayetinde yapay zekâ ile GPS algılayıcıları gibi sensörleri ve lazerleri kullanan “otonom araçların” yollardaki varlığını düzenlemek için Nevada Ulaştırma Bakanlığı’na kural koyma yetkisi vermiştir. Nevada yetkilileri bu kanunu, yapay zekâ alanında yapılacak her düzenlemede benzer bir usulle yapılması gerektiği gibi, otomobil üreticileri, Google, sigorta şirketleri ve tüketici gruplarıyla görüşmeler yapmak suretiyle yürürlüğe koymuşlardır. Yapay zekanın insanın hayatını inanılmaz boyutlarda kolaylaştıracağı ve işlerini büyük bir hızla doğru yapabilme becerisi ile insana hizmet sağlayacağına inanılmaktadır. Bu nedenle bu tür bir teknolojinin hukuk dünyasında doğuracağı etkinin derinlemesine bir analizinin yapılması zorunlu gözükmektedir. Yapay zekâ alanından büyük katkı sağlayan robotik teknoloji, otomatik bir eylemde bulunma becerisinin gelişimine doğru evrilmektedir. Günlük hayatımızda olan her büyük yenilik gibi yapay zekâ için de söz konusu olan hukuk kurallarının uygulanmasının teşvik edici veya gelişimi engelleyici etkisi, hukuk ve teknoloji arasındaki bir etkileşim biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapay zekâ konusunda özellikle öngörülemeyen risklere karşı tarafların üstün çıkarlarını korumak için hukukun atacağı her adımın ilgili tüm bilimlerin, uzmanların ve etki alanında bulunan tarafların en geniş katılımıyla gerçekleştirilecek çok boyutlu değerlendirmeler ışığında ele alınıp karar verilmesi önem taşımaktadır. Yapılacak düzenleyici müdahalelerin, insanlar için güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak boyutlarda kalması ile hâlâ gelişme gösteren bu alandaki adımları da engelleyici olmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Yapay zekâ sistemleri için hukuk, hem çözüm üretebildiği bir alan olarak hem de diğer alanlarda üretilen çözümler için sürecin işleyişinin kontrollü ve güvenilir olması bakımından iki yönlü bir ilişkiye sahiptir. Yazılı mahkeme kararlarının tasnifi veya anahtar kelimelerden ilgili mahkeme içtihatlarının bulunması gibi yapay zekâ uygulamaları hukukun yönetimini etkilemesinin yanı sıra verilerin korunması veya yapay zekâ için sorumluluk türlerinin belirlenmesi gibi yapay zekânın doğurduğu sorunlara hukuki cevaplar bulunması ihtiyacını doğurmaktadır. Günümüzde e-devlet sistemi sayesinde vatandaşlar hakkında hukuki verilere sahiptir. Bu verilerin sağlıklı bir şekilde işlenmesi ve korunması da ancak verimli bir yapay zekâ teknolojisi ile mümkün olacaktır. Bu sebeple kamunun elindeki büyük verilerin iyi yönetilmesi hayati öneme haiz olup bunların sağlıklı bir biçimde analiz edilip, faydalı çıkarımlar elde edilerek kamu politikaları ve uygulamalarının belirlenmesi kurumların önceliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapay zekâ ile dünya yeni bir döneme girmek üzeredir. Böyle bir dönemde özellikle dikkat edilmesi gereken yapay zekânın hukuk zemini üzerine oluşturulup diğer ilgili disiplinlerin katkısını alan hukukun yardımıyla düzenlemelidir.
Avukat Gizem GONCE & Avukat Aylin Esra EREN
NOT: Bu makale Adalet Medya: “Hukuk ve Adalet Dergisi” 1. sayısından alıntılanmıştır.