Siyasi bir kavram olarak Fransız Devrimi ile ortaya çıkan terörizmin ilerleyen zamanlarda uluslar arası bir boyut kazanarak gündemi işgal etmiştir. Bu araştırma, uluslararası terörizmde devlet desteği, ve insanlar üzerindeki etkilerinin tespiti amaçlamaktadır. Yapılan araştırma soğuk savaş döneminde terörizmin faaliyetleri ve önlenmesine yönelik tespitinin araştırılıp, siyasi boyutundan kaynaklanan bir takım sorunların neler olduğunu ortaya koyma açısından önemlidir. Çalışmada nitel araştırma yöntemleri kullanılmış ve belgeler incelenerek literatür tarama formuna başvurulmuştur. Araştırma süresi içerisinde elde edilen bulgular “Terörizmin Kavramı, Kaynağı, Türleri Ve Unsurları, Uluslar arası Terörizmde Devlet Desteği, Devletler Arası Hukukta Terörizm” olmak üzere altı ana başlık altında ele alınmıştır.
Veriler incelendiğinde, terörizmin insan hakları arasında ilişkileri incelenmiş, 11 Eylül 2001 tarihinde ABD de Dünya Ticaret Mahkemesine yapılan terörist saldırıların uluslararası bir boyut kazandığı ve devletlerin terörle mücadeleyi gündemde taşıdığı araştırmalarla saptanmış olduğu gözlemlenmiştir. Uluslararası arenadan bakıldığında terörün amaçlarına ulaşmak için ideolojik, dini, politik, etnik gibi yöntemlere başvurduğu görülmektedir. Aynı zamanda devletlerin terörle mücadeleyi uluslararası gündemde taşındığı, terörizmin her türlüsünün kınanmasına rağmen Birleşmiş Milletlerde kabul görmüş ortak bir tanımın henüz yapılamadığı gözlemlenmiştir. Yıllardır birçok ülkede yaşanan terör olaylarının yalnızca tahribatla değil, psikolojik tepkilerle de halkın üzerindeki etkileri görülmüştür. Sonuç olarak Fransız Devrimi ile başlayan ve zamanla büyük bir yankı uyandıran terör olaylarının, önlenmesine yönelik yapılan faaliyetlerin neler olduğunun cevabı aranmaktadır. Uluslararası terörizmin, devletler boyutunda siyasi olaylara yönelik bilgiler içermesi ve bu bilgilerin alan yazısına kazandırılması amacını taşımaktadır. Bu araştırmadan yola çıkılarak terör olaylarının hukuk bazında da değerlendirilmesi ve bu değerlendirilmenin alan yazısına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
İnsanlık tarihi, bireylerin ve milletlerin güvenliğine yönelmiş ve büyük yıkımlara yol açmış birçok tehdit ile doludur. Dünyada en çok tartışılan sorunlar arasında yer almakta olan terörizm, özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde ABD deki Dünya Ticaret Mahkemesi ve
Pentagon a yapılan terörist saldırılarından sonra “küresel” boyut kazanmıştır. Türkiye başta olmak üzere Orta Doğu, Avrupa, ABD, ve daha birçok coğrafyada yıkıcı etkisini devam ettiren, güvenliği tehdit eden ve toplumun huzurunu bozan terörizme yıllarca çözüm yolları aranmıştır. Halbuki terörizm sadece güvenlik sorunu olmadığı aynı zamanda psikolojik, kültürel, siyasi nedenlere de bağlı olduğu görülmüştür.[1] Birçok ülkelerde terör ve terörizm aynı anlamda kullanılsa da farklı kavramları içermektedir. Terör, bilinmeyen ve öngörülmeyen bir tehlike karşısında yayılan aşırı korkuve endişe, dehşet anlamına gelen “terror” kelimesinden türemiştir. Türkçedeki karşılığı, dehşet veya korku yaratan; şart durum eylem, bu dehşet ve korkuyu telkin eden; kişi, obje, güç ve zoru içermektedir. Siyasi bir amaca yönelmemiş toplumda korku oluşturan bir eylem terörizm değil terördür.[2] Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlüğünde terör, “kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri” olarak tanımlanmaktadır. Emekli General Suat İlhana göre en kısa tanımı ile terör, örgütlü ve kuralız şiddet hareketidir. Siyaset bilimci ve terör konusunda çalışmaları ile tanına Doğu Ergil’e göre terörizm, kaçırmadan cinayete kadar uzanan ve amacı sindirme olan şiddet eylemlerine verilen addır. Her türlü şiddet hareketini terör olarak tanımlamak mümkündür. Terörizm ise içerisine siyasi unsur içeren yani ideolojisi bulunan, şiddet ile tahribe yönelmiş olan durum olarak anlatılabilir. [3]
Ülkemizin 12.04.1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu terörü şöyle tanımlamaktadır:
“Terör baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki sosyal laik ekonomik düzeni değiştirmek devletin ülkesini ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin arlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek temel hak ve hürriyetlerini yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığını bozmak amacıyla örgütle mensup kişi ve kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir”4Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere asıl vurgulanan terörizmdir.
Terörizmin temel amacı mevcut sisteme karşı gelerek şiddet yolu ile kendi ideolojilerini kabul ettirme, yeni yönetim tesis etmek olarak tanımlanabilir. Terörizm içerisinde kısa amaçları şu şekilde açıklanabilir;
Terör örgütlerinin birinci aşamadaki temel amacı ise halkın gözünde devlet iktidarını yıpratmaktır. Nihai amaçları ise kitle hareketlerine dönüşerek isyan yaratmaktır. Bu amaçlara ulaşmak için de toplumun eşitsizliklerinden, haksızlıklarından, resmi makamların olumsuzluklarından faydalanmaktadırlar. Siyaset bilimci Ahmet Taner Kışlalı ise, terörizmin amacını şöyle ifade ediyor:
“Adi şiddette, amaç bir varlığa zarar vermek ya da onu yok etmektir. Oysa terörist için şiddet bir amaç değil araçtır. Örneğin, sıradan bir katil, bir insanın ölmesini istediği için öldürür. Terörist için ise önemli olan o insan ya da insanlar değil, onları öldürdüğü zaman toplumda yaratacağı etkidir. Bir trende bomba koyduğunda, trende kimlerin olduğu, ölecek olanların kimliği doğrudan bir önem taşımaz. Bu nedenledir ki; şiddetsiz terör olmaz, ama her şiddet de terör değildir. Atilla Yaylanın da altını çizdiği gibi; terör eylemlerinde psikolojik sonuçlar fiziksel hedeflerden çok daha önemlidir.
Terörizm hesaplı bir şiddettir. Amacı olabildiğince çok insan öldürmek değil, kitlelerin eylemlerinden etkilenmesini sağlamaktır. Kitlelerin dehşete kapılmasını bir umutsuzluk içinde teröristin isteklerine boyun eğmesinden başka çare olmadığını düşünmesini sağlamaktır.”[5]Yerel anlamda terörün iki amacı vardır; ilki sürekli terör. Cinayet, tehditler ile toplumu korkutmak, ikincisi ise kültür, din ve ahlak ile toplumu bilinmeyecek bir durumun içerisine sokmak. Kısacası terör, hangi amaçlara dayanırsa dayansın hedeflerine ulaşmak için korku ve şiddet ile halkı tehdit etmekten kaçınmayacaklardır. Burada önemli nokta ise terörün halk üzerindeki korkutucu ve baskıcı etkisidir.
Terörizm türleri incelendiğinde zengin bir sınıflandırma ile karşılaşıldığı görülmektedir.
Devletin mevcut toplumu düzende tutabilmek amacı ile koymuş olduğu hukuki rejime karşı gelerek kendi ideolojilerini korkutma, kötü muamele, işkence vb. eylemlerle karşı gelmesine devlet terörizmi denir. Bu terör türü yıllar boyu süre gelen devletlerin elinde korkunç bir silaha dönüşerek insanlık hukukuna aykırı eylemlerde bulunmuşlardır. Neron’un imparatorluğu gibi Hitler Almanya sı ve Stalin Rusya sı bunun en çarpıcı örnekleridir. Nazi Almanya’sında çoğu Yahudi olmak üzere 6 milyon Stalin döneminde SSBC de 20 milyon civarında insanın teröre kurban verilmesi devlet terörünün ne kadar yaygınlaşabileceğini göstermektedir. [6]
Devletlerin iç siyasette olduğu gibi dış siyasette de terörizmin bir araç olarak kullanıldığı araştırmalar arasında görülmüştür. Devletler; ateş gücü, yüksek silah, para, eğitim vb. yardımlar sağladıkları için son derece tehlikeli bir durum arz etmektedir. Yine devletlerin
terörist gruplarına güvenli yerler temin ettikleri için bu tür destek ile terörizmle mücadelede zorlanılmaktadır. [7]
Kır terörizmin teorik temelleri Mao ya kadar uzanmaktadır. Özellikle Mao ve Fidel Castru’nun uygulamaları, kır terörüne örnek olarak gösterilebilir.[8] Burada amaç ise kırsal şehirlerde terör faaliyetlerini hızlandırmak ve bu bölgelerin fethedilmesini sağlamaktır. Ülkemizde THKP\C terör örgütünün kurucularından olan Mahir Çayan, bu konuyla ilgili olarak, “Yeni Oportünizmin Niteliği Üzerine” başlıklı yazısında şunları ifade etmektedir:
“Yarı sömürge ve sömürge ülkelerde, işçi sınıfının nicelik ve nitelik olarak gelişmiş kapitalist ülkelere göre zayıf olması ve şehirlerde emperyalizmin denetiminin çok kuvvetli olması nedeniyle devrimin izleyeceği rota, kırlardan şehirlere olmalıdır.”
Mahir bu ifadeleriyle, kırlarda verilecek mücadeleye ön plana çıkarmaktadır. Turan Feyizoğlu, TKP\ML terör örgütü kurucularından İbrahim Kaypakkaya’nın hayat hikayesini anlattığı kitabında, hareket felsefesini şöyle anlatmaktadır:
“Kırlar esastır. Savaşın kırlardan başlatılması gerekir. Bir kıvılcım tüm bir bozkırı tutuşturur. Her şey yoktan var edilmeli ve kendi gücüne dayanmalıdır. Asıl olan halk savaşı teorisidir. Bu amaçla pratikte adım atılmasını istiyoruz. Şehirlerdeki kadroların kırlara çekilmesini talep ediyoruz. Buna engel olan her şey aşılmalı. Gerekirse yayın organları bile kapatılmalıdır.”[9]
Bu terör türü genellikle bilgisayar ve bilgisayar sistemlerini kullanarak icra edilmesi olarak tanımlanabilir. Temel olarak terör gruplarının siyasal amaca ulaşmak için, insanların elinde bulunan teknolojik donanımlar ile terör eylemlerini gerçekleştirme amacını taşımaktadırlar.
Terör gruplarının belirli bir bölgeyi, bulundukları ortamlardan koparılarak bağımsızlık kazanma amacı ile uyguladıkları şiddet hareketlerine etnik terörizm denir.
1960’lardan bu yana artarak devam eden içerik yönü ve sonuçları ile uluslar arası bir boyut kazanan terör türüdür. Bir veya birden çok devletin terörist eylemlerinde bulunması veya yardım etmesi, uluslar arası bir boyut kazandığı görülmektedir. Yapılan bir tespite göre terörizm;
Bu çerçevede terör gruplarının başka ülkelerden destek almadan varlığını sürdürmesi imkansız görülmektedir. [10]Bir eylemin, uluslar arası terörizm olarak nitelenebilmesi için aşağıdaki maddeleri dikkate alınması gerekmektedir:
Terörizmin varlığından söz edebilmek için, ideoloji, eylem, örgüt gibi bir takım temel unsurların bir araya gelmesi gerekmektedir.
İdeoloji:
İdeoloji “bütün toplum yapısını ve işleyişini kapsamına alan ve belli bir insan doğası anlayışına dayalı olarak belli bir siyasetle ve pratik bir eylem programı içeren, düşünce ve inanç sistemidir”. İdeoloji sözcüğü ilk kez Fransız düşünürü Destutt de Tracy tarafından kullanılmıştır. İdeoloji unsuru, özellikle toplumda hedef ve amaçlarının ne olduğunu açıklık getirmeye çalışır. Uygulanacak olan şiddet hareketleri, gruba eleman kazanma gibi konular hep ideolojiye göre belirlenir. Terör örgütlerinde ideolojinin işlevi:
Terör İle Mücadele Kanunu’na bakıldığında örgüt, iki veya daha fazla kişinin aynı amaç etrafında birleşmesi olarak görülmektedir. Örgüt yapısı içerisinde eylemleri düşünüp örgütü yöneten birçok kişi bulunmaktadır. Bu yapılanmalara ise terör örgütü olarak tanımlandırılabilir. [12]
Eylem, belli bir amaca yönelik iş, hareket, davranış olarak ifade edilmektedir. Terör örgütleri tüm faaliyetlerini gerçekleştirdikten sonra kendilerini tüm halka duyurabilmek amacıyla eylemsel faaliyetlere başlarlar. Örneğin Mahir Çayan ve arkadaşları, THKP\C örgütünü kurduktan sonra bir eylem ile adlarını kamuoyuna duyurmak isterler. Yapacakları eylem için de ABD, İran ve İsrail konsolosları üzerinde dururlar. Yaptıkları araştırmalar sonucunda İsrail Konsolosu Ephraim Elrom’u kaçırırlar. Elrom kaçırıldıktan sonra hazırlanan bildiriler, gazete, radyo ve televizyonlar ile kamuoyunca çok yakından tanınan şahıslara posta yoluyla gönderilir. Böylece örgütün varlığını, kamuoyuna duyurulmuş olur.
Terör gruplarının temel unsurunun başında eylem gelmektedir. Eylemsiz terör örgütünün varlığını sürdürebilmesi çok zordur belli bir zaman sonra çürümeye sevk ettiğinden şiddet hareketlerine başvurmaktadırlar. [13]
Uluslar arası devletlerin terörizme verdiği destek basit yardımlar gibi görünse de sponsorluk durumuna da ulaşmaktadır. Devlet destekli terörizm, ateş gücü yüksek silahlar, para, istihbarat, ve eğitim gibi imkanlar sağladıkları için son derece tehlikeli bir durumdur. Libya, Güney Yemen ve Suriye ülkeleri incelenmek gerekirse 1960 ve 1970 yıllarında terör gruplarına eğitim, sığınak, lojistik diplomatik imkanlar sağlamışlardır.[14] Suriye’nin terörizmle ilgisi Filistinli örgütlere destek olmakla başlamıştır. Uçak kaçırma, bombalama gibi tipik eylemler meydana gelmiştir. Suriye desteğinde, terör yoluyla gündemi belirlemek amacıyla girişilen ilk eylemler; Suriye’nin kuruluşlarından itibaren destek olduğu ve barındırdığı Filistin gruplarından, George Habbaşliderliğindeki Filistin Kurtuluş Halk Cephesi’nin 1969 yılındaki uçak kaçırma eylemi ve Kara Eylül örgütünün, uluslar arası terörizm literatüründe bir dönüm noktası olan, 1972 Münih Olimpiyatlarındaki 10 İsrailli sporcuyu rehin alıp öldürmesidir. Libya ülkesi ise 1970 ortasından beri Muammer Kaddafi yönetiminde terörist gruplarına yardım, Libya dış politikasını oluşturmaktadır.[15] Sovyetler Birliği ve Küba ülkeleri de terörist gruplarına doğrudan veya dolaylı olarak yardım eden ülkeler arasında gelmektedir.
Terörist gruplarının gerçekleştirdikleri eylemler bireylerin, çeşitli birçok haklarını doğrudan veya dolaylı olarak ihlal etmişlerdir. Uluslar arası insan hakları hukukuna ilişkin metinlerin esas noktasını oluşturan yaşama hakkı, özgürlüklerin temelini oluşturmaktadır.
Buna göre;
Avrupa İnsan Hakları Mahkeme’si önüne terör saldırıları ve faaliyetleri sonucu zarar gören kişiler ile ilgili olarak hakların koruma görevindeki ihlaller araştırılmış ve terörle ilgili davalarda bile vurgulama imkanını sağlamıştır. [16]
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi uyarınca;
Hiç kimse, işkence veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.
Madde uyarınca anlaşılacağı gibi işkence yasağı mutlaktır ve hiçbir koşulda olsa dahi haklı
durumu gösterilemez. Aynı şekilde 15. Maddesinde ülkede içerisinde savaş veya genel bir tehlike halinde dahi kişinin vücut bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. [17]
Maddelerden anlaşılacağı üzere, kişi özgürlüklerini mahrum bırakmanın yasaklanmasını düzenlemektedir.
AİHS’nin 7. Maddesinde koruma altına alınan kanunilik ilkesi;
Maddeye göre; kimse daha önce var olan kanunun ihlal edilmediği müddetçe mahküm edilemez. Ulusun yaşamını tehdit eden durumlarda dahi kanunilik ilkesinin uygulanması engellenemez. [19]
Devletlerarası hukukta terörizm incelendiğinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, terörle mücadele konusunda istisnai yorum, bahane ya da gerekçeli durumların kabul edilmesi arasında bir denge kurmayı reddetmiştir. Uluslar arası devletlerde her ne durum olursa olsun, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini, insan haklarını tam saygıdan geçmektedir. Bu saygı, hukukun üstünlüğü ile yönetilen demokratik bir toplumda terörist ve sivil arasındaki farkı ortaya koymaktadır. [20]
çıkarlarına göre ortak bir tanım yapılamamaktadır. Terörizm kavramı savaşın bir unsuru olup, örgütlü, sistemli, korkutma, tahrip etme eylemleridir. Toplumun barışçıl bir politika izlemesini engellemeyi, hukukun üstünlüğünü ve otoritesini ortadan kaldırmayı ayrıca halka şiddet uygulamayı amaçlamaktadır. Terörü uygulayan organize gruplara terör örgütü, kişilere ise terörist denilmektedir. Terörün nedeni ideoloji, sosyo-kültürel, etnik, jeopolitik nedenleri olabilir. Bu nedenlerle farklı terör uygulamaları; devlet terörü, devlete karşı terör, ideolojik etnik terör, kır terörü, siber terör şeklinde sınıflandırılabilir. Araştırmalarda terörist örgüt yapısı araştırıldığında üç temel unsurun ortaya çıktığı görülmektedir, bunlar; ideoloji, örgüt ve eylemdir. Bu unsurlar olmadan terörist grupların varlıklarından söz etmek imkansızdır.
Ortadoğu uluslar arası terörün en yoğun olarak yaşatan bölgedir. Doğal kaynaklar, stratejik ve dinler dinamiklerinden dolayı bölge çalkantılara ve mücadeleye açık olmuştur. Batı yapısını ve iktidar yapılarını etkilemişlerdir. Bunun sonucunda özellikle 1970 yıllarında terörizm yapılarının temelleri oluşmaya başlamıştır. Terörizm yapılanmaları Ortadoğu ile sınırla kalmayıp Avrupa’ya kadar ulaşmıştır. Devletlerin bizzat yaptıkları eğitim, barınak ve parasal yönden destekler ile de varlıklarını daha çok güçlendirerek halkın özgürlüklerini kısıtlayacak konuma gelmişlerdir. Bunlarla beraber iletişim ve silah teknolojilerinde gerçekleşen yenilikler terörizmi öngörülemeyen bir düzeye getirmiştir.
Uluslar arası terörizm yapılanmaları ülke içerisindeki halka şiddet uygulayarak, kendilerini kabul ettirme, var olan düzene karşı gelerek insanların haklarını ihlal etmeleri derecesine gelmişlerdir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ile insanlık dışı muamele ve işkence davalarında olduğu gibi esnek, gelişen yeni terör şekilleri ile de adapte olmuş durumdadır. Mahkemenin hukuka aykırı olan durumlarda sınır dışı etme, suçlunun geri verilmesi ve ulusal güvenlik için oldukça hassas olan terör faaliyetleri şüphesiyle tutuklu bulunanlar için geniş hukuki bilgilendirilmeler maddeler ile içtihatlarında belirtilmiştir.
Bu çalışmada sonuç olarak belirtilmek istenen terörizmle mücadele, ortaya çıkardığı yeni ilişkiler çerçevesinde terör suçlularının bir uluslar arası yargı merciine alınması artık kaçınılmaz haline gelmiştir. Bir diğer sonuç ise terörün toplum genelinde endişe uyandırması sonucu terörle daha etkin mücadele edebilmek amacıyla özgürlük alanlarının daraltmak, uluslar arası boyutlarda da ne tür bir önlemlerin alınacağını hangi şartlarda hangi hakların ne ölçüde kısıtlanacağını belirtmektedir.
Zehra SARIASLAN
KAYNAKÇA
FRIAS, Ana Salinas De, AİHM İçtihadındaTerörle Mücadele Ve İnsan Hakları,
Kamu Düzeni Ve Güvenliği Müsteşarlığı Yay., Ankara, 2013.
ALKAN, Necati, Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı Yay., Ankara,2002.
ACAR, Ünal, A’dan Z’ye Terörizm, Kripto Yay., Ankara, 2012.
ALTINIŞIK, Halil, Canlı Küresel Terörizmin Yeni Yüzü Bombala, Detay Yay., Ankara, 2017.
BROWN, Doug, Terörizm ve Terörizmle Mücadele, EGM Basımevi, Ankara, 2004. Türk Demokrasi Vakfı, Suriye ve Uluslar arası Terörizm, Aşama Matbaacılık, Ankara, 1996.
SARAÇLI, Murat, Uluslar arası Hukukta Terörizm, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Ankara.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi, Lisans Öğrencisi, e-mail: zehrasaslan34@gmail.com.
[1]Necati Alkan, Gençlik ve Terörizm, EGM Yayın, Ankara, 2002, s.1,2. [2]Ünal Acar, A dan Z ye Terörizm, Kripto Yayın, Ankara, 2012, s,10,11. [3] Necati Alkan, Gençlik ve Terörizm, EGM Yayın, Ankara, 2002, s.13.4 Alkan, a.g.e., s.14. [4] Halim Altınışık, Canlı Küresel Terörizmin Yeni Yüzü Bombalar, Detay yayıncılık, Ankara, 2017, s.66. [5] Necati Alkan, Gençlik ve Terörizm, EGM Basımevi, Ankara, 2002, s.16. [6]Alkan, a.g.e., s.19-20, [7] Murat Saraçlı, “Uluslararası Hukukta Terörizm”, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, C. XI. Sa.1-2, Y.2007, s.1058. [8]Necati Alkan, Gençlik ve Terörizm, EGM Basımevi, Ankara, 2002, s.22. [9] Necati Alkan, Gençlik ve Terörizm, EGM Basımevi, Ankara, 2002, s.23. [10] Necati Alkan, Gençlik ve Terörizm, EGM Basımevi, Ankara, 2002, s.25-26. [11]Alkan, a.g.e., s.27-28. [12]A.g.e., s. 31,32. [13]A.g.e., s. 34,35. [14] Doug Brown, Terörizm ve Terörizmle Mücadele, EGM basımevi, Ankara, 2004, s.11-12. [15] Türk Demokrasi Vakfı, Suriye ve Uluslar arası Terörizm, Aşama Matbaacılık, Ankara, 1996, s.7-10. 17 Ana Salinas De Frias, AİHM İçtihadında Terörle Mücadele Ve İnsan Hakları, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Yayını, Ankara, 2013, s.19. [16] Ana Salinas De Frias, AİHM İçtihadında Terörle Mücadele Ve İnsan Hakları, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Yayını, Ankara, 2013, s.22. [17]Frias, a.g.e., s.55. [18]A.g.e., s. 56. [19]A.g.e., s.111. [20]A.g.e., s.147.