Bir kere idam cezası verdim, bir daha vermek istemem. Bu ayrı bir konu. Öte yandan idama konu olan olay, geçmiştedir ve hakimlerin birebir tanık oldukları olaylarda yargılama yapmaları doğru değildir. O halde hakim başkalarınca önüne getirilen kanıtlar üzerinden yargılama yaparak kararını verir. Bu kanıtların doğru olmaması, yönlendirilmiş olması, kasıt olmasa bile hatalı olması ihtimali az ya da çok var mıdır? Yargı tarihinin bu konuda seceresi hiç de parlak değilken, idam cezasını örnekler üzerinden savunmak doğru olur mu?
Fakültede bize, bir suçsuzun haksız olarak cezalandırılması yerine on suçlunun serbest kalmasının yeğ olduğu boşuna mı öğretildi? Bir an için teknolojik olanakların çok arttığı, artık hatanın olamayacağı ileri sütülse de bu doğru değildir. Çünkü teknolojiden sadece suçu kovuşturan kamu güçleri yararlanmıyor, suç örgütleri ve suç işleyen bireyler de yararlanıyor, hatta kimi durumlarda bizzat bu olanakları kullanma yetkisine sahip olanlar bizzat suçun faili olabiliyor. Dolayısıyla görünen ve gösterilenle gerçek örtüşmeyebilir. Yargılama faaliyeti, özellikle ceza yargısı gerçeği yeniden kurgulama sanatıdır. Adı üstünde kurgudur ve yanılsamayı içinde hep barındırır, bundan sonra da barındıracaktır. Kurgunun olduğu yerde Hata kaçınılmazdır.
YORUMLAR