• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Cumhuriyet Savcısı Ahmet ASLAN
Cumhuriyet Savcısı Ahmet  ASLAN
buespostagizlidir@adaletmedya.net
Gazi Meclise Taşınan Bir Milli Dert: Düğün Masrafları
  • 15 Temmuz 2019 Pazartesi
  • 1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars
  • +
  • -

Bu coğrafyada kökü asırlar öncesine uzanan bir âdettir ki düğünsüz evlilik olmaz. Evlenen herkes maddi imkânına göre, hatta çoğu kez imkânları sonuna kadar zorlayarak bir düğün tertip eder. Öyle ki birkaç saatlik eğlence için yapılan masraf, evlenen çifti yıllarca borçlu yaşamaya mahkûm eder. İşte bu güzel âdetin bilhassa yoksul kesimler açısından ortaya çıkardığı sorunlar 1920’de TBMM gündemine taşınıp bir yasama tasarrufuna konu olmuştur: Düğünlerde Men-i İsrafat Kanunu.

Trabzon Mebusu Hüsrev Bey ve Karesi Mebusu Hasan Basri Bey ile arkadaşlarınca sunulan kanun teklifinde yer alan ifadeler, bugünün penceresinden bakınca hayli ilginç gelip gülümsetmekte ama bir açıdan günümüzde de belirli ölçüde geçerliliğini koruyan tespitler içermektedir:

Köylümüz düğün âdetleri yüzünden pek perişan oluyor. Saadet ocağı diye kurulan aile, düğün masrafları yüzünden borç içinde kalıyor. Ailenin sonu sefalete varıyor… Genel bir sosyal dert olan bu hale karşı Büyük Millet Meclisinin bir karar vermesi pek lâzımdır. Meselâ kına gecesi, içkili, çalgılı davetler, cihaz asmak, teşhir etmek, düğün bohçaları, hediye takdimi, cihaz tedariki için mal ve mülk satmak, borç etmek, araba alayları gibi masrafların yasaklanması, fukaranın rencide olmaması için hali vakti yerinde olanlara bile müsaade olunmaması…

Teklif üzerine Büyük Millet Meclisinde damadın geline kaç elbise hediye edebileceği, düğün esnasında ne kadar çalgı çalınabileceği, köçek oynatılıp oynatılmayacağı, davetlilere ikram edilecek yemeklerin mahiyeti vb. hususlar inceden inceye tartışılmıştır.

Örneğin Siirt Mebusu Mustafa Sabri Efendi, bu kanunun halkın dokusuna uyum sağlamayıp insanları hukuka aykırı davranışlara sevk edeceğini dile getirerek teklifin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur:

Öyle insanların ananelerine, âdetlerine aykırı kanun kabul etmek, insanları doğruluktan sapmaya sevk etmek demektir. İnsanları resmen yalancılığa sevk eder. Şimdi düğün sahipleri mehr-i müeccel diye az bir şey yazacak, halbuki gizli olarak on bin kuruş alacaklar. Beş sofra diye yazdıracak, gizli olarak yirmi beş sofra yapacak, iki kat elbise yerine yirmi kat yapacak. Bu, benim gibi çıplağın  işine iyi gelir. Fakat çabuk çabuk evlenmek için de iyidir. Bunu zenginler, serveti olanlar kabul etmez. Binaenaleyh böyle bir kanunun reddi lâzımdır.

Görüşmeler esnasında Bolu Mebusu Tunalı Hilmi Bey de kaymakamlık günlerinden uzun uzun hatıralar anlatarak halkın evlenme ve düğüne dair sorunlarını dile getirirken tartışma büyümüş, mebus sıralarından Hilmi Bey’e, “Yahu hep hikâye mi dinleyeceğiz, masal mı dinleyeceğiz? İnsanı verem edecek yahu!” şeklinde serzenişler yükselmiştir.

Tartışmaların ardından nihayet 25 Kasım 1920 tarih ve 55 no.lu Düğünlerde Men-i İsrafat Kanunu adlı düzenleme kabul edilmiştir. Bu kanunla aşağıdaki faaliyetler yasaklanmış, bu yasaklara uymayanların da para ve hapis cezasına çarptırılmalarına hükmedilmiştir:

  • Düğünlerde cihaz teşhir edilmesi, cihazın açıktan nakledilmesi.
  • Erkek tarafının ikiden fazla elbise hazırlaması.
  • Erkek tarafının geline çeyiz düzmesi için para ve hediye vermesi.
  • Bir günden fazla çalgı çaldırılıp ziyafet verilmesi.
  • Nişan ve çevre merasimi yapılması.
  • Köçek oynatılması.

Kanunun birinci maddesinde sıralanan bu yasakların sonunda “…gibi israfat memnudur” denilmek suretiyle israfa sebebiyet verecek diğer gereksiz davranışlar da yasaklanmıştır.

Bu kanun uzun yıllar yürürlükte kalmış, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başvurusu üzerine 1966 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde, değişen sosyoekonomik şartlar gereği kanunun her alanda aynı şekilde uygulanma kabiliyetini yitirdiğinden bahisle eşitsizliğe sebep olduğu ve kamu düzenine hiçbir katkısı kalmadığı belirtilmektedir.

 

KAYNAKÇA

  • TBMM Zabıt Ceridesi, 11.11.1920, Cilt: 5.
  • Anayasa Mahkemesi, 20.09.1966, E. 1963/156, K. 1966/34.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

AdaletMedya İnstagram Hesabımız
ads