Sanık hakkında derhal beraat kararı vermek mümkünse, durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlar verilemez (CMK md. 223/9).
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. Maddesinin 9. fıkrasında, beraat kararından değil, derhal beraat kararından söz edilmektedir.
Derhal kavramı, o ana kadar yapılmış olanlar ile yetinip başka araştırma yapmadan karar verilmesini ifade eden bir kavramdır.[1]
Fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen hâllerde derhâl beraat kararı verilmesi gerekir.
Yargıtay da, beraat kararı ile derhal beraat kararının birbirlerinden farklı olduğunu ifade etmektedir.
Yargıtay’a göre; derhal beraat kararının henüz yargılama faaliyeti yapılıp işin esasına girilmeden verilmesi gerekir.[2] Burada ve bu aşamada herhangi bir kanıt tartışması ve delil takdiri yapılmasına gerek yoktur.[3]
Yargıtay’a göre derhal beraat kararı verilmesi gereken haller şunlardır:[4]
Birinci Hal: İddianamede sanık diye gösterilen kişinin sanık sıfatının olmaması halidir.
İkinci Hal: İfade edildiği şekliyle eylemin suç olmaması halidir.
Üçünce Hal: Eylemin suç olmaktan çıkarılması halidir.
Durma ve düşme nedenleri aleyhe sonuçları önlemek için kabul edilmişlerdir ve lehe sonuca engel olmazlar. Lehe sonuç varsa; durma veya düşme nedenleri, beraatı değil, mahkûmiyeti engelleyici niteliktedir.
Yargıtay da beraat kararının düşme kararından daha güvenceli ve öncelikli olduğunu belirtmektedir.[5]
Ceza yargılamasında, yapılmakta olan duruşmada sanığın beraatına karar verilebilecek bir duruma gelindiği anda başka bir karar üretme ihtimali olsa bile (örneğin, sanık akıl hastalığına yakalanırsa veya şikâyetin yapılmadığı ve sürenin de geçtiği anlaşılırsa), düşme veya durma kararı değil beraat kararı verilmesi gerekmektedir.
Beraat kararı, niteliği itibariyle kovuşturma aşamasının tamamlanmasını gerektiren bir hüküm çeşididir.
Beraat kararı, durma ve düşme kararlarının aksine kovuşturmanın her aşamasında verilebilecek kararlardan değildir.
Herhangi bir nedenle kovuşturma tamamlanmış ve mevcut duruma göre hem beraat ve hem de durma veya düşme kararı verilebilmesi mümkün bir aşamaya gelinmiş olduğu takdirde yargılamanın amacına ulaşması ve sanık yararına olması bakımından durma veya düşme kararı yerine beraat kararı verilmesi hukuka uygundur.[6]
Yine, kovuşturma aşamasına geçildikten sonra mahkeme sanığı sorguya çekip, şikâyetçi ve tanıkları dinledikten ve sanığın suçsuz olduğu kanaatine vardıktan sonra fiilin 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu için yetkili merciden izin alınmasının gerektiği ortaya çıksa bile, bu durumda da en lehe uygulama yapılıp, artık durma değil beraat kararı vermelidir.
YARGITAY UYGULAMASI
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/9. maddesi, 1412 sayılı CMUK’nun 253/6. maddesine paralel bir düzenleme içermektedir.
Bu düzenlemeye göre, derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemeyecektir.
Yasal düzenlemenin gerekçesinde de, eylemin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen hallerde derhal beraat kararı verilebileceği açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Zamanaşımı hali
Yargıtay, zamanaşımının gerçekleşmesi durumunda derhal beraat kararı verilmesini gerektiren haller hariç öncelikle beraat değil, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi gerektiğini bazı kararlarında ifade etmektedir.[7]
Yargıtay bazı kararlarında da, derhal beraat kararı verilmesini gerektiren hallerde, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmemesi gerektiğini açıkça belirtmektedir.[8]
Yargıtay, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay tarafından re’sen zamanaşımı kuralı uygulanarak kamu davasının düşmesine karar verilmesi zorunlu olduğunu ifade etmektedir.[9]
Eylemin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir hal, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesini gerektiren bir durum bulunmadığında ise, zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle mahkemece re’sen ve diğer iddialardan önce davanın düşmesine karar verilmesi zorunluluğuna riayet edilmesi gerekmektedir.[10]
Derhal beraat kararı verilme koşullarının oluşmaması ve sanığın sorgusunun yapılması zorunluluğu
Yargıtay, derhal beraat kararı verilme koşulları oluşmaması halinde,sanığın Ceza Muhakemesi Kanununun 147 ve 191. maddeleri uyarınca usulüne uygun sorgusu yapılmadan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 193. maddesinin 2. fıkrasına yanlış anlam verilerek, eksik kovuşturma ile hüküm kurulmasını hukuka aykırı bulmaktadır.
Mahkemeye gelmemiş sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen ve 1412 sayılı CMUK’un 223/son maddesine paralel bir hüküm içeren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 193. Maddesinin 2. Fıkrası, eylemin suç oluşturmayacağı ve derhal beraat kararı verilebilecek hallerle sınırlı olarak uygulanabilecektir.[11]
Şayet “İddianamede tarif edildiği şekli ile fiilin suç teşkil etmemesi ve fiilin suç olmaktan çıkarılması halleri” dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması alınmadan beraat kararı verilemeyecektir.[12]
Somut olayda derhal beraat kararı verilmesi gereken bir durum bulunmadığı halde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 193/son maddesine yanlış anlam verilerek, aynı Kanunun 191 ve 147. maddeleri gereğince sanığın savunması alınmadan, deliller takdir edilip ” sanığa isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığı” biçimindeki yanılgılı kabule ve eksik incelemeye dayalı olarak beraat kararı verilmesi hukuka aykırı olacaktır.[13]
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında derhal beraat kararı verilmesi gerekiyorsa, o vakit 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun223/9 maddesine göre durma veya düşme kararı verilemeyecektir.[14]
Şikâyetten vazgeçme
Şikayete bağlı suçlarda şikayetten vazgeçme halinde, vakit 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar yoksa vazgeçme nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi uyarınca verilen düşme kararı hukuka uygun olacaktır.[15]
Şayet şikeyetten vazgeçme halinde de, derhal beraat kararı verilmesi gereken bir hal var ise, o vakit beraat kararı verilmelidir.
Uzlaşma ve HAGB
Derhal beraat kararı verilmesini gerektiren bir durumun olmadığı hallerde, uzlaşma[16] ve HAGB gibi kurumların şartları varsa uygulanması mümkün olabilir. Şayet derhal beraat kararı verilmesi gereken bir hal varsa, zaten beraat kararı verileceği için uzlaşma ve HAGB kurumlarının uygulanmasına gerek kalmayacaktır.
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin 9. Fıkrasındaki, derhal beraat kararı verilebilecek hallerde, durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemeyeceğine ilişkin düzenleme derhal beraat kararı verilmesi gereken haller içindir.
Örneğin, sanığın sevk ve idaresindeki otomobille otoyolda seyri sırasında hakimiyetini kaybederek savrulup takla atarak durması şeklinde meydana gelen olayda derhal beraat hükmü verilmesi koşullarının oluşmaması ve beraat kararına dayanak olarak gösterilen CMK’nın 223/4-b maddesinde ”şahsi cezasızlık sebebinin varlığı dolayısıyla, faile ceza verilmemesi halinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir
Yukarıda verilen örnekte olduğu gibi, sanığın eşinin ölmesi yanında iki çocuğunun da yaralandığı göz önüne alınarak TCK’nın 22/6. maddesi ile CMK’nın 223/4-b maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca hüküm fıkrasında ”CMK’nın 223/4-b maddesi gereğince sanığın müsnet suçtan beraatine” karar verilmek suretiyle çelişki yaratılması hukuka aykırı olacaktır.[17]
Kovuşturma şartının bulunduğu haller
Bu hallerde de, derhal beraat kararı verilmesi gerekip gerekmediği araştırılmalıdır. Derhal beraat kararı verilmesi gereken bir hal varsa, örneğin isnat edilen suç olmaktan çıkarılmış ise derhal beraat kararı verilmelidir. Şayet derhal beraat kararı verilmesi gereken bir durum yoksa, o zaman kovuşturma şartının yerine getirilip getirilemeyeceği araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.[18] [1] “Derhal” kavramı öğretide tartışma konusu olmuştur. Tartışmalar için bkz.;Soyaslan, Doğan; Ceza Muhakemesi Hukuku, Yetkin Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 2006, s. 409.; Bu yazarlara göre; “Buradaki derhal kelimesi; hemen, ilk bakışta, vakit kaybetmeden anlamına gelmektedir. Oysa beraat kararı verilmesinin gerektiği yargılama sonunda da anlaşılmış olabilir. Bu açıdan bu ifadenin kullanılması isabetli olmamıştır.” Toroslu/Feyzioğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 300. Bu yazarlara göre ise; buradaki derhal kelimesi, başka bir araştırma yapmadan anlamındadır.
[2] YCGK, E: 1988/5-220; K: 1988/322; T: 3.10.1988. [3] YCGK, E: 1998/6-48; K: 1998/135; T: 21.4.1998. [4] YCGK, E: 1988/5-220; K: 1988/322; T: 3.10.1988. [5] YCGK’nun 19.3.1990 gün ve 58-78 sayılı kararı. [6]YCGK, E: 1988/5-220; K: 1988/322; T: 3.10.1988. [7]YCGK’nun 24/06/2016 tarihli ve 126–207 sayılı Kararı. [8] YCGK’nun 18/12/2012 tarihli ve 864-1861, 26/06/2012 tarihli ve 978-250 ile 23/01/2007 tarihli ve 254-5 sayılı Kararları. Bunun dışında Özel Dairelerce de benimsenmiş olan birçok kararında da aynı husus dile getirilmiştir. [9] Y.5.CD, E: 2017/4794, K: 2019/2739, T: 05.03.2019. [10] Y.5.CD, E: 2017/4794, K: 2019/2739, T: 05.03.2019. [11] Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.11.2007 tarih ve 248/251 sayılı kararı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.03.2014 tarih ve 2013/12-74-2014/140 E-K sayılı ilamı [12] Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.11.2007 tarih ve 248/251 sayılı kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.03.2014 tarih ve 2013/12-74-2014/140 E-K sayılı ilamı. [13] Y.12.CD, E: 2018/7319, K: 2019/1802, T: 12.02.2019. [14] Y.11.CD, E: 2016/7784, K: 2019/1059, T: 05.02.2019. [15] Y.12.CD, E: 2013/2703, K: 2013/24010, T: 31.10.2013. [16] Y4.CD, E: 2014/17771, K: 2018/984, T: 18.01.2018: “….Fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği gözetilmeden, 5271 sayılı CMK’nın 193/2. maddesine yanlış anlam verilmek suretiyle sanığın sorgusu yapılmadan beraat kararı verilmesi, Mağdur …’in, şikayetinden vazgeçmesi karşısında, sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hüküm yönünden, sanığa şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak sonucuna göre, TCK’nın 73/4, CMK’nın 223/8. madde ve fıkraları uyarınca, karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul etmemesi durumunda hakaret ve tehdit suçları yönünden, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu, hakaret suçu yönünden ise, suç tarihinde 5271 sayılı CMK’nın 253/3. maddesinde engel bulunduğu ancak yeni düzenleme karşısında bu suç yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,…” [17] Y.12.CD, E: 2015/17069, K: 2017/1623, T: 02.03.2017. [18] Y.17.CD, E: 2015/20723, K: 2017/7830, T: 29.05.2017: “….Ceza Yargılama Yasası’nda mahkemeye gelmemiş sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen 5271 sayılı CMK’nın 193/2. maddesinin “ilk bakışta eylemin suç oluşturmayacağı ve derhal beraat kararı verilebilecek” hâllerle sınırlı olarak uygulanabileceği, bu hâller dışında, mutlaka sanığın sorgusunun yapılmasının gerektiği gözetilmeyip, sanığın savunması yöntemince saptanmadan hüküm kurulması, Sanık hakkında kuruma kayıtlı olmayan sayaç takmak suretiyle kaçak elektrik kullandığına dair kaçak tespit tutanağının düzenlenmesi karşısında; sanığın suça konu yeri ne kadar süredir işlettiği ve kaçak ya da usulsüz kullanımın ne zaman başladığının kesin olarak saptanması ve sanık suça konu yeri halen işletmekte ise keşif yapılıp kullanılabilecek elektrik miktarı belirlenmek suretiyle; oturmuyor ise tespit tutanağında belirtilen tüketim değerlerine göre uyumlu olup olmadığı ve usulsüz kullanım bedeli konusunda teknik bilirkişiden rapor alınmadan eksik inceleme ve araştırma ile uygulama yapılması,Alınan bilirkişi raporu sonucunda, sanığın karşılıksız yararlanma kastıyla hareket ettiğinin tespiti halinde katılan kurumun normal tarifeye göre vergili ve cezasız gerçek zararının ne olduğunun bilirkişiye hesaplattırılarak, sanık hakkında kamu davası açılmadan önce katılan kurumun zararını soruşturma aşamasında tazmin eden sanık hakkında kamu davası açılamayacağından CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesi, zarar karşılanmıyor ise sanığa kaçak elektrik kullanım bedelini hükümden önce ödemesi halinde TCK’nın 168/5. maddesi uyarınca etkin pişmanlıktan yararlanabileceği hususu hatırlatılıp, talep etmesi halinde zararı gidermesi için kendisine makul bir süre verilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,…”
YORUMLAR