Gönüllü kuruluşlar, bir diğer adı ile sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektör dışında hizmet sunumu amacıyla kurulmuş ve bu amaca yönelik kaynakları bulup etkin planlamayla yönetim sergileyen, demokrasinin yerelleşmesine katkıda bulunan birimlerdir. Gönüllü kuruluşların etkinliğinin arttığı çağımızda ticari, bilimsel, kültürel, sanatsal ve düşünsel alanlarda toplumlar arası ilişkiler büyük önem kazandı. Başka bir deyişle uluslararası ilişkiler gittikçe daha çok “ sivil”leşiyor, devlet-dışı hükümet dışı bir kimlik kazanıyor.
Gönüllülük, “ bir bireyin maddi karşılık beklemeden ya da bir çıkar beklentisi içinde olmadan , ailesi yada yakın çevresi dışındaki bireylerin yaşam kalitesini artırmak yada genel olarak toplumun yararına olduğu düşünülen bir hedefe ulaşmak için, yalnızca içinden gelerek ve doğru olduğuna inanarak , bir toplumsal girişime ya da bir sicil toplum kuruluşu bünyesindeki etkinliklere destek olması” şeklinde tanımlanabilir. Gönüllüler bilgi, deneyim, enerji hoşgörü, paylaşımcılık, iyi beşeri ilişkiler, profesyonel yaklaşım, sorumluluk üstlenme vb nitelikleri taşıması gereken ilk ve vazgeçilmez nitelik , samimi olarak “ gönüllü” olmasıdır.
Gönüllü kuruluşlar ülkemizde henüz tam gelişemese de Batı ülkelerinin çoğunda hızla büyüyen önemli bir sektör haline gelmiştir. Ancak üçüncü sektör, kamusal ya da özel sektöre karşı rakip bir sektör olmaktan ziyade iki sektörün arasında yardımcı bir sektör olarak görülmelidir. Ülkemizde üçüncü sektör, Osmanlı dönemi vakıf müesseselerine kadar dayandırılabilir. Bilindiği gibi Osmanlı döneminde taşrada çeşitli hizmetlerin görülmesinde en büyük pay sahibi bu vakıflardı.
Üçüncü sektörün genel özellikleri, anlamlı ve sürekli bir yapıya sahip olmak, kamu sisteminin bir parçası olmak, yöneticilerine ya da üyelerine kar dağıtmamak , öz yönetime sahip olmak gönüllülük esasına sahip olmak ve toplumsal amaçları desteklemek şeklinde sıralanabilir.
GÖNÜLLÜ KURULUŞLARLA İLGİLİ TEMEL TANIMLAR
- Misyon
“İnsanlar mantıkla ikna edilir fakat duygularıyla harekete geçer. Bir lider onları hem ikna etmeli hemde harekete geçirmelidir”
İnsanları hem ikna etmek hem de harekete geçirmek için gerekli olan unsun ise liderin karizması değil liderin yaşayarak örnek olduğu misyondur. Bu nedenle , toplum ihtiyaçlarını ve kendi vasıflarını doğru analiz etmiş bir sivil toplum kuruluşu, bir kamu şirketi veya bir özel şirket, misyonunu ve stratejik planını belirlemişse , ulaşmak istediği noktaya giderken kendisine yol gösterecek olan haritayı çizmiş demektir.
- Vizyon
Belirlenen misyon kurumun varlık nedenini ortaya koyarken, vizyonda geleceği düşleyerek , bu düşü gerçekleştirmek için bugünden yapılması gerekenlerin eyleme dönüştürülmesini sağlar. Büyük kuruluşların bugünkü başarılarından daha çok, geçmişte hedeflerini uzun vadeli ve iddialı bir şekilde ortaya koymalarında yatmaktadır. Vizyon oluşturmanın amacı kurumu harekete geçirmektir.
- Değerler
Değerlerimiz aslında kim olduğumuzu , diğerlerinden farkımızı ve alternatifler arasında seçim yapma aşamasında tercih ettiğimiz veya gözettiğimiz unsurları ifade eder. Değerler , kişiler için oluğu kadar kurumlar için de temel tanımlamadır. Değerler kurumun temel varlığını oluşturur. Zaman ve dış ortam değişse de vazgeçilemeyecek unsurlardır.
Örneğin Kızılay’ın değerleri insaniyetçilik , ayrım gözetmemek , tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu olma birlik ve evrenselliktir.
- Stratejiler
Kaynakları verimli kullanabilmek değer katmak, vizyona ulaşabilmek için strateji belirlemeli ve buna odaklanmalıyız. Strateji, belirlenen vizyona ulaşmak üzere hazırlanan bir yol haritasıdır. Bu haritanın oluşturulması aşamasında hangi yoldan gideceğimizi belirlediğimiz gibi hangi yola sapmayacağımızı da açıkca ortaya koyarız .Yani seçim yaparız. Her seçim kararında olası kazançları tercih ettiğimiz gibi pek çok potansiyel getiriden de vazgeçmeyi baştan kabul ettiğimizi unutmamalıyız.
Strateji, kimin hangi ihtiyacının nasıl karşılanacağı konusunda seçim yapmaktır. Stratejik planlama ise gönüllü kuruluşu yöneten liderlerin öncelikler üzerinde anlaşmalarını sağlayan bir süreçtir. Süreci mevcut durum analizi ve stratejik planlama olarak 2 ana başlıkta toplamak mümkündür.
- Güven
Topluma hizmet amacıyla kurulan kuruluşların kısır döngüye kapılması hem kendilerini hem de daha büyük dalga yaratarak diğer gönüllü kuruluşlara duyulan güveni olumsuz etkilemektedir. Oysa katılımcı demokrasi anlayışının güçlendiği dünyamızda toplumların yönetim kalitesi ve gelişmişlik düzeyi gönüllü kuruluşların etkililiği ile doğru orantılı olarak değerlendirilmektedir. Güven gönüllü kuruluşların yaşam kaynağıdır. Topluma faydalı olmak amacıyla harekete geçen gönüllü kuruluşların yaptığı işlere, yönetimde dürüstlüğe, sonuca ulaşma başarılarına ve çalışma prensiplerine güven duyulduğu oranda destek bulmaları, toplumda kabul görmeler ve karar vericiler üzerinde etki yaratmaları mümkün olur. İyi yönetim prensiplerinin temel alınması ve uygulanması güveni sağlayıcı reçetenin başında gelir. İyi yönetişim prensipleri de altı temel unsurdan oluşur. Şeffaflık, hesap verebilirlik , etkililik , tutarlılık , katılımcılık ve yerindelik.
SONUÇ
Gönüllülük , tüm üçüncü kişilere değil, toplumun dezavantajlı kesimlerine yardım edebilmek, toplumsal sistemin aksayan taraflarını gidermek veya devletin merhamet elinin ulaşamadığı yerlere yardımcı olmak niyetiyle maddi karşılık beklemeksizin yapılması esasına dayanır.
Bireyin kendi menfaatlerini öne çıktığı bir toplumda gönüllü kuruluşların kazanımlarını hafife almamak gerektiği gibi herkesin kendi gücü ve arzusu nispetinde desteğini esirgememesi gerekir.
YORUMLAR