Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
İsmail AKGÜN

Siber Mobbing ve Siber Zorbalık

Sanayi Devrimi 1950’li yıllarda bilgisayarın bulunması ve 1970’li yıllarda internetin de insanların kullanımına geçmesiyle birlikte mekanizasyon/otomasyon süreci başlamış ve peş peşe gelen teknolojik değişim dalgaları yaşanmıştır. Sonrasında insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir refah düzeyi ortaya çıkarak 2000’li yıllarda teknoloji adeta her alana girmeye başlamıştır. Günümüzde ise hemen her yerde teknolojinin insanın yerini almasına doğru giden bir sürecin başladığı görülmektedir. Teknoloji ile birlikte yeni meslekler oluşmakta ancak birçok meslekte yok olacak gibi görünmektedir.

Bilişim Çağı; bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişimin insanlık tarihinde toplumsal, ekonomik ve bilimsel değişimin yönünü yeniden belirlediği ve giderek ağ toplumunun ortaya çıktığı döneme verilen addır.

Başta imalat sanayii olmak üzere, ulaştırma, inşaat ve enerji sektörlerindeki gelişmelerin toplumsal ve ekonomik değişimin itici gücü olduğu endüstri toplumunun gelecekte neye evirileceği konusundaki tartışmalar 1950’lerin sonlarında başlamıştır. Başlangıçta bu döneme Endüstri Sonrası Çağı denmiştir. Bilgi Toplumu/Çağı, Enformasyon Toplumu/Çağı, İnternet Toplumu/Çağı, Elektronik Çağ, Siber Toplum/Çağ, Dijital Çağ, Sanayi-ötesi Çağ, Post-Modern Çağ, Yeni Çağ gibi çeşitli isimlerle de bilinmektedir. 1980’lerde İnternetin kullanımının yaygınlaşması ve nihayet 1995’te tamamen serbest bırakılmasından sonra endüstri sonrası terimi yerini enformasyon sözcüğüyle değiştirmiş, kavram Türkçeye Bilişim Çağı ya da Bilgi Çağı olarak yerleşmiştir. Günümüzde “Bilişim Çağı” terimi, 1990’lardan bugüne kadar olan süre için kullanılmaktadır.

Elon Musk’ın dünyanın en ünlü sinir bilim uzmanlarını bir araya getirerek kurduğu Neuralink şirketinin geliştirdiği bir robot, insan beynine saç telinin onda biri kadar büyüklükteki kabloları dikiyor. 90 kişinin 3 yıllık çalışmasıyla kabloların bir ucu insan beynine diğer ucu da bir bilgisayara bağlanacak. Yani düşünceler daha beynimizdeyken kablolar sayesinde toplanan bilgiler çiplerle kablosuz şekilde cihazlara aktarılabilecek. Böylece insan ve makine zekâsının ortak yaşam (simbiyoz) oluşturması amaçlanıyor. Bu çalışma aynı zamanda insan beyninden bilgisayara, bilgisayardan da insan beynine bilgi transferi yapmasını mümkün kılabiliyor gibi görünmektedir. Dünya Ekonomik Forumu direktörü Klaus Schwab’ın danışmanı İsrailli Tarih Profesörü Yuval Noah Harari yakın zamanda insanların hacklenebileceğinden söz etmektedir. Bu durum, insanlığı bekleyen ne denli tehlikeler olduğunu bize göstermektedir.

Gelişen teknolojiyle post- dijital çağ dönemine uygun olarak Facebook’unda düşünceleri yazıya dönüştüren bir uygulama üzerinde çalıştığı anlatılmaktadır. Kore Yüksek Bilim ve Teknoloji Enstitüsü veya KAIST ve Seattle’daki Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar terapötik bir implant üzerinde çalışıyorlar. Nature Biomedical Engineering Dergisi’nde yayınlanan araştırmaya göre, akıllı telefon tarafından kontrol edilen beyin sensörü geliştirmeyi hedefliyorlar. Lego parçaları gibi görünen değiştirilebilir ilaç kartuşları içeren bir cihaz sayesinde 1 aylık süre boyunca, fare beyinlerine cihaz yerleştiriliyor. Bu cihazlar akıllı telefon yardımıyla yeni implantın basit bir şekilde kontrol edilebilmesini sağlıyor.  Beyine verilecek ilaçlar bu şekilde yönetilebilecektir.

Deepfake (derin sahtelik) denilen bu video yapay zekâ teknolojisiyle görüntülerin manipüle edilmesini sağlıyor. Medyadaki gerçek ile sahte haber karmaşasında yaşanan sorun bu kez hayatımızın merkezine yerleşecek. Gerçek ile sanal arasındaki karmaşaya, sahtelik de eklendiğinde gerçeği bulmak daha da zorlaşacak. Gerçeğin aslında ne olduğunu sorgulamak için ne beynimize ne de gördüklerimize ve duyduklarımıza güvenerek karar vermek çok daha güç olacak.  Post-dijital çağın en önemli sorunlarından birisi gerçeğin ne olduğu konusunda merak ve kaotik boşluk olacak gibi duruyor. Bilgi kirliliği (infodemia) hayatımızı alt üst edecek.

İsviçre’deki ETH Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nicole Wenderoth ve Nörolog Dr. Rea Lehner’in  geliştirdiği bir sistem sayesinde felçli insanların zihin gücüyle bilgisayar oyunu oynamaları sağlanıyor. Program için gönüllü olan bir hasta, elektrotlar aracılığıyla beyin ve bilgisayar ara yüzünü buluşturan sistem sayesinde “Brain Driver” adındaki oyunu oynamayı başardı. Bilim insanlarının, sonraki hedefleri, felçli hastaların beyin gücüyle tekerlekli sandalyelerini kullanabilmelerini sağlamak. Beyin gücüyle birçok şeyin yapılması hedeflenirken, post- dijital çağ dönemine uygun olarak Facebook da düşünceleri yazıya dönüştüren bir uygulama üzerinde çalışmaktadır.

Bu denli baş döndürücü teknolojik gelişmeler çalışma hayatını da derinden ve hatta tamamen değiştirecek gibi durmaktadır. İnsanların yerini robotların alacağı ve görece olarak daha az hata, daha ucuz iş gücü, vardiya ve hafta tatili-bayram tatili olmaksızın ve de durmaksızın üretme imkânı işverenler için cazip gelecektir. İlerleyen süreçte işverenler de robotlaşırsa insan ve insanlığın nereye evirileceği üzerinde ciddi bir şekilde durulması gerekmektedir.

Dijital Çağın Ölümcül Tehlikeleri…

Sosyal medya adı altında toplanan internet ortamındaki uygulamalarda bir şey paylaşmadan önce iki kez düşünülmelidir. Bir fotoğraftan ne çıkar demeyelim. Birkaç küçük örnek: Nerede oturduğunuzu daha önceki paylaşımlarınızdan bilen bir hırsız, tatil fotoğrafları paylaştığınızda evinizi soymaya gelebilir!… Eğer ayarlardan kapatmamış iseniz, çektiğiniz her fotoğraf cep telefonunuzda küresel konum bilgisi ile birlikte kaydedilir. GPS bilgileri ile birlikte bunu internette paylaştığınızı unutmayın. Tam bu noktada bir önemli uyarıyı da yapmak gerekiyor. Özellikle fotoğraf paylaşım uygulamalarında çok kolay delillerine ulaşabileceğiniz diğer önemli konu ise, her görülen fotoğrafa inanılmaması gerektiğidir. Çünkü fotoğraf uygulamaları ve yapay zekâları öylesine gelişti ki, evinizin önünde çektiğiniz bir fotoğrafı maksimum 3 dakika içinde Çin’de çekilmiş gibi düzenlenebilmekte hatta gece çekilmiş bir resmi gündüz, gündüz çekilmiş bir resmi gece çekilmiş gibi gösterebilen teknolojiler bulunmaktadır. Örneğin bir parkta başka insanların da olduğu bir fotoğraftan o insanları silerek sanki parkta yalnız başınıza yürüyüş yapıyormuşsunuz havası verilebilmektedir. Ayrıca, yanınızdaki kişileri silebildiğiniz gibi yanınızda hiç olmayan kişiler de çok kolay o fotoğrafa eklenebilmektedir. Yakın zaman öncesinde ancak uzman kişilerin yapabildiği bir işlemi bilgisayar ekran kartları, cep telefonu işlemcileri ve görüntü işleme chipleri öyle gelişti ki bunları yapabilmek adeta sıradanlaşmış durumdadır. Hiç gitmediğiniz bir yerde ve hiç görüşmediğiniz birileriyle fotoğrafınız internet ortamında dolaşıyor ise, böyle bir durumu ispat edebilmek için teknoloji ve hukuk bilgisine ya da danışmanlarına ihtiyaç olacaktır.

Dijital Güvenlik Önerileri

YouTube’de Video Makale Kanalının sahibi Savaş Tulgar’ın “şifrelerin gizemi“ başlıklı bir video makalesinde, bu konuda uzun açıklamaları bulunmaktadır. Kısaca özetlemek gerekirse, öncelikle evinizde ya da işyerinizde wifi modem şifrelerinizi kesinlikle kolay şifrelerden oluşturmayın. MAC filtreleme denilen filtreler kullanılmalıdır. Modeminizi zaman zaman kontrol ederek sizden başka wifi bağlı cihaz var mı diye öğrenmelisiniz. Gelen her mail, her sms, her bildirimde var olan linklere tıklama yapılmamalıdır. Resimler açılmamalı, tanımadığınız kişilerden sosyal medyadaki hesaplarınıza gelen yazılı ve link paylaşımlı mesajları aktif etmemelisiniz.

Erkek kullanıcıları etkilemek için kadın profili, kadın kullanıcıları etkilemek için de erkek profili kullanılmaktadır. Unutulmamalıdır ki dijital dünyada hiçbir şey %100 güvenli değildir. Hesaplarımız ele geçirilerek sosyal medyada bizlerle arkadaş olanlara propaganda yapmaları mümkün olabilmektedir. Konusu suç olan ve toplumsal ahlaka uygun olmayan kötü veya cezai yaptırımlara mahkûm edebilecek paylaşımlarda bulunabilirler.

Bu paylaşımlar; terör propagandası, cinsellik, biriktirilen anıların ele geçirilmesi, iş sahiplerine veya işletmelere karşı kara propaganda yapılması, marka değerlerine zarar verici söz ve görsellerin paylaşılması, çalışma arkadaşları hakkında iftira ve dedikodu yapılması, doğru olsa bile özel ya da iş yaşamı ile ilgili bilgilerin izinsiz olarak paylaşılması gibi pek çok saldırı yapılabilmektedir. Bu nedenle teknoloji hakkında geniş bilgi sahibi olunmadan çevrim içi sosyal medya kullanılması, ehliyetsiz savaş uçağı pilotu olmaya kalkışmak olarak açıklamak yerinde olacaktır.

Teknolojik Yıldırma (Siber Mobbing) ve Teknolojik Zorbalık (Siber Zorbalık)

Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. Bu dönem, kimine göre “dijital çağ” olarak da adlandırılmaktadır. Kuşkusuz teknoloji, hayatı kolaylaştırması halinde güzel ve yararlı olmaktadır. Ancak teknoloji kötü amaçlarla kullanıldığında hayatı hatta insanlığı bile yok etmesi açısından riskli ve tehlikelidir!

Dijital araçların yaygınlaşması, beraberinde önemli sorunları da getirmeye başlamıştır. Çevrim içi veya dışı araçlarla kişilik değerlerine veya işletmelerin marka değerlerine karşı yanıltıcı, karalayıcı, itibarsızlaştırıcı, rekabet gücünü zayıflatıcı amaçlarla paylaşımların yapıldığı bilinmektedir. İnternet ve sosyal medya ortamlarının yaygınlaşması, hem olumlu hem de olumsuz yönde sınırsız özgürlüklerin oluşmasına yol açmaktadır! Bu durum zamandan ve mekândan bağımsız davranabilme imkânı sunmaktadır.

Her birey, doğrulanmış veya sahte (fake) hesaplarla dilediği doğru veya yalan haberleri söz veya görsellerle paylaşabilmektedir. Göreceli bu özgürlük, çok sayıda insan ya da işletmelere tanıtım ve pazarlama açısından inanılmaz fırsatlar sunarak faydalı olabilirken kimi zamanda çığırından çıkarak aleyhte yapılan paylaşımlarla ciddi zararlara yol açabilmektedir!

Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu’na (UNİCEF) göre siber zorbalık, dijital teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilen zorbalıktır” şeklinde tanımlamaktadır. Siber zorbalık herkese karşı yapılan saldırıları kapsamaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha KOÇ, yaygın olarak karşılaşılan siber zorbalığa, “incitici veya utanç verici yorum, söylenti veya görüntülerin çevrim içi yayınlanması”, “başkasına ait müstehcen görüntülerin çevrim içi paylaşımı”, “iftiranın çevrim içi yayınlanması”, “bir kişinin ırk, din, etnik unsur veya diğer kişisel özelliklerine ilişkin nefret dolu içeriğin çevrim içi yayınlanması”, “başkası hakkında incitici ifadelerin yer aldığı bir web sitesinin açılması”, “başkasına tehdit mesajları yollanması, hakarete varan ifadeler kullanılması”, “bir kişinin dijital ortamlarda psikolojik zarar verecek şekilde ısrarla takip edilmesi”, “başkasının ismi ve fotoğrafı kullanılarak sahte sosyal medya hesabının açılması”, “başkasının kendine zarar vermesi veya intihar etmesi için teşvik edici söylemlerin çevrim içi yayınlanması” fiillerinin örnek olarak gösterilebileceğini açıklamıştır.

Siber zorbalık, “anlık mesajlaşma servisleri, sosyal medya platformları, çevrim içi forumlar ve oyunlar gibi kişilerin birbirleriyle etkileşime girebildiği vasıtalar üzerinden yapıldığına” dikkati çekerek, “İnternet üzerinden gerçekleştirilen aşağılama, linç, karalama, tehdit, şantaj, özel hayat ifşası ve çocuk tacizi ile siber takip ve profil taklidi gibi eylemler siber zorbalık kapsamındadır ve suçtur” diye belirtmiştir.

KOÇ, “Siber zorbalar sizin karşılık vermenizi ister. Bu durumda sakin olup karşılık vermeyin. Siber zorbalığa misillemeyle karşılık verildiğinde mağdur siber zorba konumuna geçmekte ve bu da siber zorbalığın artarak devam etmesine neden olmaktadır. Siber zorba ile iletişiminizi kesin, onu engelleyin ve hesaplarınızı korumaya alın. Kanıt sayılabilecek ekran görüntüsü, mesaj, ses kaydı gibi her türlü bilgiyi mutlaka saklayın. Siber zorbalık yapan hesabı ilgili platforma mutlaka şikâyet edin. Siber zorbalık eylemini saklamayın. Durumu aileniniz, öğretmeniniz ya da bir yakınınızla paylaşın. Ebeveyn olarak çocuğunuzun siber zorbalıkla karşılaştığını fark ederseniz çocuğunuzla sakin bir şekilde iletişim kurun. Bilgisayar, cep telefonu ve diğer teknolojik araçlar için uygun kullanım kuralları belirleyin. Çocuklarınızı, paylaştıkları içeriklerin kimler tarafından görüntülenebileceği ve tanımadıkları kişilerle sosyal ağlarda da olsa iletişime girmenin riskleri konularında bilgilendirin” diyerek uyarmaktadır (Koç, 2021).

Türkiye Radyo ve Televizyonu (TRT) tarafından düzenlenen World Forum 2020’de yaptığı konuşmalarla Cumhurbaşkanımız ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, sorunun ulaştığı boyutu çarpıcı tespitlerle dile getirmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı özetle: “Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer faşizmdir. Dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır… Sosyal medya, Siber Zorbalık başta olmak üzere psikolojik ve sosyal sorunlara kapı aralıyor. Mağdurlar, şikâyetlerini ulaştırabilecekleri muhatap ya da hukuki mecra bulamıyor… Kötülük yapanın, suç işleyenin yanına kâr kalması özgürlük olamaz. Hiçbir kurum, kuruluş ya da kimsenin hukukun üstünde olamayacağını” söyleyerek konunun ne denli öneme sahip olduğunu ve riskler barındırdığı bu konuşma ile daha da net anlaşılmaktadır.

Suç ve suça hazırlama ortamı oluşturan internet gibi teknolojik bağımlılık yapan araçların denetlenmesi ve takip edilmesi gerekmektedir. İnternet kullanımına bağlı gelişen kaygı bozukluğu, aynı zamanda öfke ve şiddet davranışlarına da sebep olabilmektedir. Kuşkusuz takip ve denetimle zararlı paylaşımlar kast edilmektedir.

Teknolojik araçlarla web sayfaları ve sosyal medya yoluyla siber mobbing uygulamak veya maruz kalmak, teknolojik araçların yakın zamanda hızlı gelişmesiyle başlamış ve artan şiddetiyle devam etmektedir. Özellikle internetin yaygınlığı da göz önüne alındığında söz ve görsel içeriklerin hızlıca yayılması tehlikenin boyutunu anlamak açısından önemlidir. Bu içeriklerin kim ya da kimler tarafından paylaşıldığı teknolojik imkânlarla bilinebilmekle birlikte, etkin başvuru mekanizmalarının olmaması ve sosyal medya şirketlerinin yurt dışında olması faillerin bulunmasını zora sokmaktadır. Bu durum siber mobbing zorbalarını cesaretlendirmekte ve suçların artmasına yol açmaktadır.

Siber zorbalık genel bir kavramdır. Çalışma hayatı boyutu üzerinde daha çok durup farklı bir kavram ve tanımı sizlere paylaşacağım. Çalışma hayatı ve mobbing alanında çalışan akademisyen, sendikacı, uzman ve hukukçular ile teknolojik araçlardan yararlanarak uzaktan uzun çalışmalar sonucu tanım oluşturduk. Bu tanım, karar vericilerin Siber Mobbinge yönelik önleyici tedbirler almasına da katkı yapacaktır. Buna göre oluşturduğumuz tanım şöyledir:

Siber Mobbing / Teknolojik Yıldırma

“İş yaşamıyla ilgili ve teknolojik araçlarla, plânlı olarak kişi ya da kişilere veya işletmelere yönelik gerçekleştirilen; hakaret içeren incitici, karalayıcı, ayrımcı gibi olumsuz yönlendirilen söz ve görsellerle paylaşımda bulunarak, mağdur ya da mağdurları yıldırma, etkisizleştirme, itibarsızlaştırma veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; marka veya kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren, kötü niyetli ve olumsuz paylaşımlardır” (Akgün İ. , 2020).

“Siber Mobbing” ya da “Teknolojik Yıldırma” ile çalışan, yönetici, işveren ve işletmeleri de içine alacak şekilde kapsamlı bir tanım ilk kez tarafımızca yapılmıştır. Burada teknolojik araçlar kavramı bilinçli bir şekilde kullanılmıştır. Zira internet olmadan da radyo dalgaları, frekans, bluetooth vb. teknolojik araçların olduğu ve hatta her gün yeni araçların da üretildiği bilinmektedir.

Tanımlamada yüz yüze mobbing tanımında olduğu gibi “belirli bir süre ve sistematik” sözcükleri kullanılmamıştır. Çünkü teknolojik araçlar alabildiğince gelişmiş durumdadır. Söz ya da görsellerle yapılan paylaşımlar, dünyanın her yerine anında ulaşabilmekte ve milyonlarca kişi tarafından görülebilmektedir. Paylaşım silinse dahi imajı alınabildiğinden, kalıcılığı lehte veya aleyhte gelecekte de kullanılma imkân ve ihtimalini doğurabilmektedir. WhatsApp, E-posta, Messenger, SMS vb. mesajlaşmalar iki kişi arasında ise “Siber Mobbing” ya da “Teknolojik Yıldırma” için, “belirli bir süre ve sistematik” olması aranmalıdır. Zira bu paylaşımların yıkıcılığı çoklu paylaşımlar kadar olmadığı değerlendirilmektedir. Ancak söz ve görsellerle çoklu ortamlarda yapılan paylaşımların kurumsal toplu e-posta gönderimleri, WhatsApp grupları, web sayfası veya sosyal medya hesapları gibi ortamlarda herkesin görebileceği anlamında alenen veya çok sayıda kişinin erişimine açık bir yöntemle yapılması halinde “belirli bir süre ve sistematik” yapılmış olması şartı aranmamalıdır. Zira bu durumda yıkıcılık etkisi çok daha yüksek olabilmektedir.

İş yaşamında herhangi bir olgu, Mobbing / Yıldırma ya da teknolojik araçlarla yapılmış ise Siber Mobbing / Teknolojik Yıldırma olup olmadığı, olgunun özelinde ve konunun uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Kuşkusuz son karar yargıya aittir.

Siber mobbing ile yüz yüze mobbing arasında önemli farklar da bulunmaktadır. Yüz yüze yapılan mobbingte hiyerarşik, siyasi, bireysel veya toplumsal güç önemliyken, siber mobbingte bunların önemi yoktur. Asıl güç teknolojik olarak güçlü olabilmek ve bilişim teknolojilerini iyi bilmesi ve kötü niyetli olması yeterli olabilmektedir.

İşletme, İşveren, Yönetici ve Çalışan

Ülkemize istihdam oluşturan ve yaptıkları üretim veya ürettikleri değerlerle ekonominin can damarı olan işletmeler, işverenlerin büyük sermaye ve emekleriyle kurulabilmektedir. Sanal zorbaların faşizan duyguları, narsistik kişilik bozukluğu veya ekonomik nedenlerle yaptıkları iftira, mahrem ya da ticari sırlarının ifşa edilmesi önemli zararlara yol açmakta, rekabet gücünü zayıflatmakta hatta kimi zaman iflaslarına bile neden olabilmektedir. Saldırılara maruz kalan mağdurların olumsuz paylaşımlardan korunmak için enerjilerini harcamaları, diğer zararlarla birlikte zaman israfına da neden olmaktadır.

Neden olarak kin, nefret, kıskançlık, kişilik bozukluğu, aşağılık duygusu, duygusal yetkinlik ve duygusal zekâ gelişiminde zayıflık, öç alma duygusu, güce tapma, çıkar elde etme gibi nedenler sıralanabilmektedir (Seçkin,2017).

Sanal zorbalığa başvuranların bu davranışlara yönelme nedenleri olarak (Horzum & , ve Ayas, T.,, 2013), (Seçkin, 2017):

  • Siber zorbalar yakalanmalarını düşük bir ihtimal olarak görmekte, bu yüzden rahat davranmaktadırlar,
  • Zorbalar, mağdurlara fiziksel zarar vermediklerini düşünmektedirler,
  • Zorbalar, yaptıklarını etik dışı görmeyip normal bir şeymiş gibi görmektedirler,
  • Zorbalar, intikam için de bu yola başvurabilmektedirler.

İşyerinde işveren, yönetici veya çalışma arkadaşından haklı veya haksız bir nedenden dolayı rahatsız olan kimi bastırılmış ya da sapkın kişilikler, teknolojinin sunduğu sınırsız özgürlükle (!) içindeki öfkeyi kusabilmektedir. Bu öfke, kimi zaman maddi – manevi yıkımlara da yol açabilmektedir. Sadece bir çevrim içi paylaşım ile işletmede veya kişiler üzerinde oluşabilecek maddi ve manevi yıkım için “belirli bir süre ve sistematik” yani uzun süre tekrar etmesi ve süreklilik ilkesi kesinlikle aranamaz.

Sorunların iç dinamiklerle çözülebilmesi için işletmeler başta olmak üzere kamu ve özel sektör için hak arama ve adalet ilkesi gereği etkin şikâyet mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu mekanizmaların sağlıklı işlemesi için gecikmeksizin önleyici ve caydırıcı yasal düzenleme yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde bu sorunlar, teknolojinin sunduğu imkânlarla katlanarak devam edecek ve telafisi zor sonuçlara yol açacaktır.

Siber Mobbing’in Etkileri

Siber mobbinge maruz kalan mağdur; depresyon, sosyal kaygı, düşük öz-saygı yamakta, alkol-sigara-uyuşturucu maddelere yöneltmekte, kendine zarar verme, iştahsızlık, uykusuzluk gibi ciddi rahatsızlıklar ve sorunlar yaşayabilmektedirler. Sorun ile baş edemeyen mağdur etkin görevini bırakabilmekte, yaşadığı bölgeyi değiştirebilmekte ve kimi zaman kişilik yapısının zayıf olması halinde saldırı karşısında yenik düşme duygusu ile intihara da başvurabilmektedir (Arıcak, 2011), (Seçkin, 2017).

Yönü

Deneyimlerimden edindiğim izlenime göre işveren, yönetici ve çalışanlarla yapılan görüşmeler de dikkate alındığında, teknoloji ile birlikte; alttan yukarı dikey ve eşitler arası yatay teknolojik yıldırma/siber mobbing oldukça fazla görülmektedir. Yukarıdan aşağıya dikey yöntemde kimi zaman taşeron da kullanılarak (yerlerine başkasını kullanma) teknolojik yıldırma/siber mobbing olgularına rastlanabilmektedir. Buna göre;

Alttan yukarı dikey siber mobbing: Alt kademedeki çalışanın teknolojik araçlarla işletme, işveren veya yönetici aleyhine yaptığı zarar verici paylaşımlardır.

Eşitler arası yatay siber mobbing: Denk unvanlarda çalışanın teknolojik araçlarla iş arkadaşının aleyhine yaptığı zarar verici paylaşımlardır.

Yukarıdan aşağıya dikey siber mobbing: İşveren ya da yöneticinin teknolojik araçlarla çalışan aleyhine yaptığı zarar verici paylaşımlardır. Toplu e-postalar, çevrim içi gurup iletişimi (WhatsApp vb.) veya bireysel iletişim araçları en sık kullanılan yöntemlerdendir. Web siteleri ve diğer sosyal medya paylaşımları kurumsal imaja zarar vereceğinden daha az kullanılmaktadır.

Siber Mobbing Örnekleri

Beran ve Li’nin, Willard’dan (2007) aktardıklarına göre siber mobbing davranışlarını şu şekilde ele almışlardır (Beran & Li, Q., 2007), (Seçkin, 2017):

  1. Aşağılama: Sanal ortamda yalan ve doğru olmayan ifadelerle küçük düşürme ve utandırma
  2. Kimliğine bürünme: Mağdurun hesabının ele geçirilmesi sonucu uygunsuz mesajlar gönderilerek utandırılması ve itibarının yok edilmesi
  3. Özel bilgilerin paylaşılması: Yüz yüze veya sanal ortamda ele geçirilen bilgilerin çevrim içi veya dışı yöntemlerle ifşa edilerek mağdurun zor durumda kalmasını sağlama
  4. Tuzağa düşürme: Kandırmak suretiyle özel bilgilerini elde ettiği kişilerin bilgilerini ya da açıklarını sanal ortamda çoklu görünecek şekilde paylaşarak yıkımına yol açmak       (Dostluk maskesi ile yaklaşmak).
  5. Dışlama: Belirli bir grup tarafından sanal ortamlardan dışlayarak yok saymak, değersizleştirerek yalnızlaştırmak.
  6. Sanal takip: Sanal takip ile tekrarlı tehdit, şantaj gibi yöntemlerle korkutmak
  7. Siber taciz: Doğrudan iletişim araçları ve sanal olarak sürekli taciz edilmesidir.

Bu ve benzeri davranışlar bireyler ve işletmeler üzerinde yıkıcı etki oluşturabilmektedir. Bu durum için bireysel ve kurumsal farkındalık önemli olmakla birlikte yasal düzenlemeleri gerekli kılmaktadır.

Teknolojinin Meslekler ve İstihdam Üzerindeki Etkisi

Dünya’nın “Dijital Çağ”a girmesiyle birlikte çalışma hayatının dijitalleşmeye başlaması başka bir deyişle yazılımın ileri boyutu olan yapay zekânın devreye girerek yaygın kullanımı, makineleşmenin ileri düzeye erişerek insanlar yerine robotların kullanılması meslekler ve istihdam açısından çalışanların kâbusu olacak gibi görünmektedir.

Tıp ve sağlık teknolojilerinin ileri düzeyde gelişmesiyle bir doktor veya hastane ortamı olmaksızın yapay zekâ ile teşhisin konacak olması ve ona bağlı olarak ilaç önerileri ile tedavilerin yapılması halinde milyonlarca doktorun ve doktorluk mesleğinin yok olmasına neden olabilecektir. Eğitim teknolojilerinin ileri düzeye erişmesi, uzaktan öğretim ve yapay zekâ aracılığıyla yapılacak öğretim faaliyetleri milyonlarca eğitimcinin, finans ve bankacılık sektörünün teknolojik gelişmelerle banka şubesi olmaksızın faaliyet göstermeleri ve hatta dijital paraya geçme ihtimali milyonlarca banka çalışanın işsiz kalmasına yol açacaktır. Vergi memurları, inşaat işçileri, hizmet sektöründe pek çok çalışan yapay zekâ, robot vb. teknolojik araçlar nedeniyle işsiz kalmakla karşı karşıya kalabilecektir. Kuşkusuz bu denli hayatı kolaylaştıran getirilerin yanında götürülerinin de olacağı unutulmamalıdır.

Verilen örneklere benzer birçok meslek ve o meslekleri icra eden çalışanların işlerini teknolojik araç-gereçlere bırakacakları değerlendirildiğinde bu ve benzer alanlarda milyonlarca çalışanı işsiz bırakacaktır. Bu durum, çalışma yaşamında adeta bir pandemi/salgın gibi var olan yüz yüze ve teknolojik yıldırmanın çok daha fazla görülme ihtimalini gündeme getirecektir. Bu nedenle, düzenleyici ve denetleyici yetkileriyle ülkemiz başta olmak üzere devletlerin sorunu dikkatle ele alarak gecikmeksizin gerekli tedbirleri alması ve soruna ilişkin çözümler üretmesi gerekmektedir. Aksi halde bu durum devletlerin de sonunu getirebilecektir!

Sonuç olarak; dijital çağ, hayatımızı kolaylaştırmakla birlikte insanların ve ülkelerin felaketine de yol açacak riskleri içinde barındırmakta ve bu tehlike her geçen gün artarak devam etmektedir.

 

İsmail AKGÜN

Eğitimci-Yazar, Mobbing Bilirkişisi  MEYAD Genel Başkanı

Kaynakça:

Akgün, İsmail, (2021). Tüm Yönleriyle Mobbing ve Siber Mobbing, Gülnar Yayınları, Ankara

Arıcak, O. (2011). Siber Zorbalık: Gençlerimizi bekleyen yeni tehlike. Kariyer Penceresi.

Beran, T., & Li, Q. (2007). “The relationship between Cyberbulling and School Bulying”. Joutnal of Student Welbeing, 15-33.

Horzum, M., & , ve Ayas, T.,. (2013). “Rehber Öğretmenlerin Sanal Zorbalık Farkındalık Düzeyinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi”,. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28(3), 195-205.

Seçkin, Z. (2017). Örgütlerde Mobbing ve Siber Zorbalık. İstanbul: Çizgi Kitapevi Yayınları.

https://www.haberege.com.tr/yazarlar/ismail-akgun/teknolojik-yildirma-yahut-siber-mobbing/50/

https://www.haber7.com/teknoloji/haber/3158545-cumhurbaskanligindan-siber-zorbalik-aciklamasi

Vikipedi. (tarih yok). Bilgi Çağı. (Vikipedi) 07 09, 2021 tarihinde https://tr.wikipedia.org/wiki/Bili%C5%9Fim_%C3%87a%C4%9F%C4%B1 adresinden alındı

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER