UYUŞMAZLIK KONUSU; 2004 sayılı İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan İtirazın İptali Davaları’nda hak düşürücü sürenin, borçlunun itirazının alacaklıya tebliği ile başlayıp başlamayacağı, burada varılacak sonuca göre borçlunun itiraz dilekçesi kendisine tebliğ edilmeyen davacı alacaklının icra dosyasında yapmış olduğu işlemler nedeniyle itirazını öğrendiği ve hak düşürücü sürenin bu tarihten (öğrenme) itibaren başladığının kabulünün mümkün olup olmadığı HK.
AÇIKLAMALAR
İtirazın İptali Davası; müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir Alacak (Eda) Davası’dır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 251).
İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca İtirazın İptali Davası bir süreye tabi olup alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine (varsa, vekiline) tebliği tarihinden itibaren 1 (Bir) Yıl içinde açabilir.
1 (Bir) Yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak 1 (Bir) Yıl içinde açılan davanın kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini (yani haciz) isteyebilir. İcra inkâr tazminatına da yalnız 1 (Bir) Yıl içinde açılmış olan itirazın iptali davasında hükmedilebilir.
Alacaklı 1 (Bir) Yıl içinde İtirazın İptali Davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer. Fakat 1 (Bir) Yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacaklı, alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel Mahkemeler’de bir Alacak (Tahsil) Davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir dava sonucunda alacağı ilam ile eski (düşmüş olan) ilamsız icra takibine devam edilmesini isteyemez; yalnız ilamlı icra takibi yapabilir.
1 (Bir) Yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, Mahkeme’den alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini (haciz) isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, 1 (Bir) Yıllık haciz isteme süresi işlemez (Kuru, s. 255).
Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de, İtirazın İptali Davası açabilir. Gerçekten de alacaklı, itirazın iptali (İİK, m. 67) veya kaldırılması (İİK, m. 68-68a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir. Ne var ki; 1 (Bir) Yıllık itirazın iptali davası açma süresi ve 6 (Altı) Aylık İcra Mahkemesi’ne başvurma süresi, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (İİK, m 67/I) (Yavuz, N: İtirazın İptali ve Tahsil (Eda) Davası, Ankara 2007, s.168).
2004 sayılı İİK’da sürelerin hangi durumlarda nasıl başlayacağına ilişkin farklı düzenlenmeler bulunmakta olup örneğin İİK’nın 16/1. maddesinde, İcra ve İflas Daireleri’nin yaptığı işlemler hakkında söz konusu işlemlerin öğrenildiği tarihten itibaren 7 (Yedi) Gün içinde şikâyetin yapılabileceği düzenlenmiştir.
İİK’nın 62. maddesinde ise; ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlunun ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 (Yedi) Gün içinde itiraz edebileceği, İİK’nın 65. maddesinde de ödeme emrine gecikmiş itirazın ne zaman ve nasıl yapılacağı düzenlenerek, burada da borçlunun kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebileceği, ancak borçlunun, engelin kalktığı günden itibaren 3 (Üç) Gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini bildirmeye mecbur olduğu belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere; 2004 sayılı İİK’da sürelerin hangi hâllerde nasıl başlayacağına ilişkin farklı düzenlenmeler öngörülmüş, bir kısmında öğrenme tarihi esas alındığı hâlde bir kısmında da sürelerin başlangıcında tebligat esas alınmıştır.
Açıklanan bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; alacaklı tarafından itirazın iptali davasının, borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 (Bir) Yıl içinde açılması zorunludur. (Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.06.2019 tarihli ve 2017/19-1651 E., 2019/707 K. sayılı Kararı’nda da aynı ilke benimsenmiştir.)
İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre; Hak Düşürücü Süre’dir. Hak Düşürücü Süre; hak sahibinin hakkın korunması için Kanun veya Sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin Kanun’la düzenlenmesi asıldır. Tarafların Sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları olanaksızdır. Hak Düşürücü Süreler; hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı Kanun’la veya Sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak Düşürücü Süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay S./Akman S./ Burcuoğlu H./ Altop A.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd, Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak Düşürücü Süreler, itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521).
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; İtirazın İptali Davası, 1 (Bir) Yıllık Hak Düşürücü Süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanunî düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlar. Ödeme Emri’ne İtiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise Kanun’da öngörülen 1(Bir) Yıllık Süre başlamayacaktır. İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında, İcra Dosyası’nda alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği de açıktır.
Emsal Kararlar İçin Bakınız;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/949 E., 2020/621 K., 16.09.2020 T.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/1651 E., 2019/707 K., 18.06.2019 T.
YORUMLAR